Arabesk Radyo

Killers of the Flower Moon, Martin Scorsese'nin 27. uzun metrajlı filmi ve Leonardo DiCaprio ile altıncı iş birliği. Bu film, 1920'lerde Oklahoma'da Osage Ulusu'na ait topraklarda petrol keşfedildikten sonra yaşanan sistematik katliamları anlatıyor. Bu dönem, tarihte "Flower Moon'un Katilleri" olarak biliniyor. Scorsese, bu gerçek olayları David Grann'ın 2017 tarihli kitabından uyarlayarak, Amerika'nın Yerli halklarla olan karanlık geçmişini sert, sessiz ve inandırıcı bir dille ortaya koyuyor.

Gerçeklikle Yüzleşen Bir Hikâye

Killers of the Flower Moon, bir suç filmi değil, bir tarihsel adalet hikâyesi. Film, Ernest Burkhart (DiCaprio) ve onun amcası William King Hale (Robert De Niro) tarafından planlanan katliamları anlatıyor. Ama hikâyenin kalbi, Mollie Burkhart (Lily Gladstone) adlı bir Osage kadını. Mollie, ailesinin sırayla öldürüldüğünü görüyor, ama kimse ona inanmıyor. Polis, mahkeme, hatta FBI bile, bu katliamları bir "kazanç" olarak görüyor. Film, Mollie'nin gözlerinden bakıyor. Onun sessizlikleri, gözlerindeki korku ve dayanışma, hikâyenin en güçlü silahı.

Scorsese, bu filmde önceki eserlerindeki gibi kahramanlık ya da glamuru sunmuyor. Cinayetler, ekranın dışında oluyor. Kanlı sahneler yok. Sadece bir çay fincanının düşmesi, bir kapının kapanışı, bir kadının soluk alışı. Bu sessizlik, daha korkutucu. Çünkü izleyici, neyin olduğunu biliyor. Ve bekliyor. Bu bekleyiş, gerçek hayatta da böyleydi: Yerli halk, bir sonraki günün ne getireceğini bilmiyordu.

Yapımın Ayrıntıları: Gerçeklik İçin Her Şey

Film, 200 milyon dolar bütçeye sahip. Ama bu para, efektler için değil, gerçeklik için harcanmış. 17 farklı yapı, 1920'lerdeki Osage County'nin tam bir kopyası olarak inşa edildi. Fairfax kasabasının tamamı, sette yeniden yaratıldı. Kostümler, mücevherler, evlerin içi, hatta yemekler bile, Osage Ulusu'nun kendi tarihçileri ve yaşlıları tarafından kontrol edildi. 32 Osage dili konuşan danışman, çekimler boyunca sette bulundu. Lily Gladstone, 8 ay boyunca Osage dilini öğrendi. Filmdeki tüm konuşmalar, gerçek dilde yapıldı.

Kameraman Rodrigo Prieto, 65mm film şeridi kullandı. Bu, görüntüyü daha doğal, daha derin, daha tarihsel hale getirdi. İç mekanlarda karanlık, dış mekanlarda ise geniş, açık gökyüzü. Bu kontrast, Osage halkının kendi topraklarında bile tutsak hissetmesini simgeliyor. 206 dakikalık film, sadece bir hikâye anlatmıyor. Bir zaman makinesi. İzleyici, 1920'lerdeki Oklahoma'nın nefesini alıyor.

Mollie, geniş çayırlarda bir çiçeğe dokunurken, uzakta petrol kuleleri görülür.

Performanslar: Bir Yeni Yıldız Doğuyor

DiCaprio ve De Niro, çok iyi oynuyor. Ama film, Lily Gladstone adlı bir aktrisinin doğuşu. O, Mollie Burkhart'ı sadece oynamıyor. O, onun ruhunu taşıyor. Kadın, acı, korku, sevgi ve direnişi aynı anda gösteriyor. 206 dakikada, 63% yakın çekimler ona ait. Bu, Scorsese'nin filmi nasıl anladığını gösteriyor: Bu hikâye, bir erkeğin hikâyesi değil, bir kadının hikâyesi.

Osage halkı, filmi görünce ağladı. Reddit'te bir Osage izleyici yazdı: "Mollie'nin elbiselerindeki boncuklar, yemeklerindeki fry bread, konuşmalarındaki tonlar… Her şey doğru. Bu film, sadece bir film değil. Bizim hikâyemiz."

Eleştirmenler ve İzleyiciler: Bir Çatışma

Eleştirmenler, filmi 93% oranla onayladı. Rotten Tomatoes'ta "Amerika'nın Yerli halklarla olan ilişkisinin sert bir değerlendirmesi" olarak tanımlandı. Roger Ebert, 4/4 verdi. The New York Times, "devasa ve samimi bir tarihsel hesaplaşma" dedi.

Ama izleyiciler daha karışık. CinemaScore'da "B" notu aldı. 206 dakika, bazıları için çok uzun. Letterboxd'da 4.3/5 ortalama puan var, ama negatif yorumların %63'ü "zamanı iyi yönetememiş" diyor. Reddit'te bir izleyici yazdı: "206 dakikayı anlatmak için 150 dakika yeterliydi. Scorsese'nin ego, hikâyeyi bozdu."

Ama bu eleştiriler, filmi zayıflatmıyor. Tam tersine. Film, sadece bir eğlence değil. Bir ders. Bir hatırlatma. Ve bu ders, yavaş ve zor olmak zorunda.

Osage kültürüne ait boncuk işi öğreten yaşlı bir erkek ve çocuk, sobanın yanında.

Ekonomi ve Etki: Bir Film, Bir Hareket

Killers of the Flower Moon, 235 milyon dolar gelir getirdi. Bütçesini geri alamadı ama, bir tür ekonomik başarıydı. Çünkü bu tür filmler, genelde başarısız olur. Bu film, başarısını, gerçekliğe bağlı kalması sayesinde elde etti.

Kitap, film çıktıktan sonra %1843 daha çok satıldı. Osage Ulusu Müzesi'ne gelen ziyaretçi sayısı %227 arttı. ABD Senatosu'ndan Jerry Moran, filmi anımsatmak için "Killers of the Flower Moon Act" adlı bir yasayı önerdi: Osage Ulusu'na 5 milyon dolarlık tarihi koruma fonu. Film, 2023'te Library of Congress tarafından Ulusal Film Kaydı'na alındı. 11 ay içinde bu seçimi almak, tarihte en hızlılardan biri.

Scorsese ve DiCaprio, bir belgesel çalışması üzerinde çalışıyor: "The Osage: A Nation Reclaimed". Osage Ulusu, Mollie Burkhart Tarihi Merkezini kuruyor. Bu merkez, filmin akış haklarından elde edilen gelirle finanse edilecek.

Neden Bu Film Önemli?

Bu film, sadece bir suç hikâyesi değil. Bir kurtuluş hikâyesi. Osage halkı, yüzlerce yıl boyunca sessizce yok edildi. Kimse onların hikâyelerini kaydetmedi. Kimse onların dilini korumadı. Bu film, onların sesini tekrar duyuruyor. Ve bu ses, artık sadece sinemada değil, okullarda, müzelerde, yasalarda duyuluyor.

Scorsese, bu filmde bir suçlu değil, bir tanık oldu. Ve tanık, gerçekliği anlatmakla yükümlü. Bu film, bir yalan değil. Bir belge. Bir kırık ayna. Ve bu aynanın parçaları, artık kapanmıyor. Artık görünüyorsunuz. Ve bu, her şeyi değiştiriyor.

Killers of the Flower Moon filmi gerçek olaylara mı dayanıyor?

Evet, film 1920'lerde Oklahoma'da Osage Ulusu'na ait topraklarda petrol keşfedildikten sonra yaşanan sistematik katliamlara dayanıyor. Bu dönem, "Reign of Terror" olarak bilinir. Yüzlerce Osage vatandaşı, yağmalanmak ve öldürülmesi için kendi ailelerinin üyeleri tarafından hedef alındı. Film, David Grann'ın 2017 tarihli kitabından uyarlanmıştır ve Osage Ulusu'nun tarihçileri ve yaşlıları, senaryonun her sayfasını kontrol etmiştir.

Lily Gladstone neden bu filmde bu kadar önemli?

Lily Gladstone, filmdeki tek gerçek merkez. Mollie Burkhart, katliamların kurbanı olmakla kalmaz, aynı zamanda bu katliamların farkına varan ilk kişi. Film, onun gözünden anlatılır. 206 dakikada, 63% yakın çekimler ona ait. Scorsese, bu filmde erkek kahramanları değil, sessiz bir kadının direnişini anlatmak istiyor. Gladstone, Osage dilini 8 ay boyunca öğrendi ve gerçek bir Osage kadınının ruhunu yansıttı. Bu performans, Oscar ödülleri için öncü olarak görülüyor.

Filmdeki ses ve müzik neden bu kadar az?

Filmde sadece 37 dakika müzik var. Bu, kasıtlı bir seçim. Scorsese, gürültünün yerine sessizliği seçti. Müzik, sadece Osage geleneksel şarkılarıyla sınırlı. Bu, izleyicinin gerçekliği daha derin hissetmesini sağlıyor. Sessizlik, korkuyu artırır. Her adım, her nefes, her kapı kapanışı, bir tehdit gibi gelir. Müzik, duyguyu yönlendirmek yerine, gerçekliği korumak için kullanıldı.

Film, Osage Ulusu'na nasıl katkı sağladı?

Film, Osage Ulusu'nun tarihi ve kültürüne büyük bir ışık tuttu. Osage Ulusu Müzesi'ne gelen ziyaretçi sayısı %227 arttı. David Grann'ın kitabı, film çıktığından sonra %1843 daha çok satıldı. Osage Ulusu, filmin akış haklarından elde edilen gelirle "Mollie Burkhart Tarihi Merkezini" kuruyor. Ayrıca, ABD Senatosu, Osage Ulusu'na 5 milyon dolarlık tarihi koruma fonu öneren bir yasa sundu.

Filmin 206 dakika olması bir eksiklik mi?

Bazıları için uzun görünüyor, ama bu uzunluk, hikâyenin gücünün bir parçası. Scorsese, hızla geçip giden bir suç hikâyesi değil, yavaş yavaş çoğalan bir cinayet dalgasını anlatıyor. Her küçük olay - bir mektup, bir çay, bir yürüyüş - sonunda bir katliamın parçası oluyor. Bu, tarihin nasıl çalıştığını gösteriyor: Kötülük, yavaş ve sakin bir şekilde gelişir. 206 dakika, bu süreci hissetmek için gerekli. Kısa versiyonu, gerçekliği kaybeder.

Bir yorum Yaz