Arabesk Radyo

Green production, film endüstrisindeki en büyük çevresel etkilerden birini azaltmak için geliştirilen bir hareket. Her yıl dünya çapında binlerce film ve dizi çekilirken, bu süreçlerde tonlarca plastik, binlerce litrenin üzerinde su tüketilir ve yüzlerce ton karbon salınır. Ama artık bu sayılar değişiyor. Daha akıllı, daha temiz ve daha sorumlu çekimler, sadece bir trend değil, artık standart haline geliyor.

Ne Demek Green Production?

Green production, film ve televizyon üretimi sırasında çevresel etkiyi en aza indirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları kapsar. Bu, sadece geri dönüşüm kutuları koymakla sınırlı değil. Elektrik tüketimini azaltmak, yemek atıklarını yönetmek, taşınmaları optimize etmek ve hatta kıyafetleri tekrar kullanmak da bu kategoride yer alır. 2024 yılında Hollywood’daki bir büyük yapımcı, bir dizi için 38 ton karbon salınımını azaltmayı başardı - bunun 70’i, sadece elektrik kaynaklarını yenilenebilir enerjiye geçiş yaparak sağlandı.

Avrupa’da ise özellikle Almanya ve İskandinav ülkelerinde, film üretimi için çevresel standartlar yasalara dönüştü. İngiltere’deki BAFTA British Academy of Film and Television Arts, film yapımcılarına çevre uyumlu üretim için sertifika veren bir program başlatmıştır. Türkiye’de de bu hareket yavaş yavaş yayılıyor. İzmir’deki bir bağımsız film ekibi, 2025’te çekimlerinde tüm elektrikleri güneş panelleriyle sağladı ve plastik su şişeleri yerine cam şişeleri tercih etti.

Elektrik ve Enerji: En Büyük Kaynak Tüketicisi

Film setlerindeki en büyük enerji tüketicisi ışıklandırma sistemleri. Bir büyük çekimde, 500 kW’a kadar elektrik kullanılabilir - bu, bir küçük kasabanın günlük tüketimine denk gelir. Ancak artık LED ışıklar, geleneksel tungsten lambalardan %80 daha az enerji tüketiyor. Bu değişiklik, sadece elektrik faturasını değil, karbon ayak izini de azaltıyor.

2023 yılında Netflix, tüm içerik üreticilerine LED ışık kullanımı zorunluluğu getirdi. Bu karar, yalnızca 2024 yılında 12.000 ton CO2 salınımını engelledi. Aynı yıl, bir Avustralya yapımı dizi, 1000 saatlik çekim sırasında 340.000 kWh elektrik tasarrufu sağladı - bu, 40 evin bir yıl boyunca kullandığı enerjiye eşit.

Elektrik üretimi için fosil yakıtlı jeneratörler yerine, şebeke elektriği veya güneş enerjisi sistemleri kullanmak artık mümkün. Özellikle açık hava çekimlerinde, mobil güneş panelleri ve batarya sistemleri, jeneratörlerin yerini alıyor. Türkiye’deki bir bağımsız film ekibi, Antalya’da bir film çekimi sırasında 6 adet 5 kW’lık güneş panelleriyle tüm ışıklandırma ve ekipmanları çalıştırdı.

Yemek ve Atıklar: Gıda Israfı ve Plastik Kirliliği

Bir film setinde her gün yüzlerce kişi yemek yer. Bu yemeklerin çoğu plastik kaplarda, tek kullanımlık bıçaklarla servis edilir. 2024 yılında bir İspanyol belgesel ekibi, 14 günlük çekim sırasında 3.200 adet tek kullanımlık bardak, 2.100 plastik çatal ve 800 plastik tabak kullanmadı. Bunun yerine, temizlenebilir cam ve metal ekipmanlar kullandı. Atık miktarı %90 azaldı.

Yemek atıkları da büyük bir sorun. Çoğu sette yemeklerin %40’ı yenilmez. Bu yüzden artık “set yemekleri” için planlama daha dikkatli yapılıyor. Bir filmdeki 50 kişilik ekip için 60 porsiyon yemek hazırlanmaz. Yemeklerin %20-30’u, çekim bitiminde mahalle yemekhanelerine veya sokağa çıkanlara veriliyor. Londra’daki bir film ekibi, 2025’te çekimlerinde kalan yiyecekleri bir gönüllü organizasyonuna bağışladı ve bu sayede 1.200 kişiye yemek ulaştı.

Plastik su şişeleri yerine, geri dönüşümlü cam şişeler veya su filtreli büyük depolar kullanılıyor. Birçok set artık “su istasyonları” kuruyor - ekip üyelerinin kendi şişelerini doldurabileceği, soğuk su sağlayan sistemler. Bu değişiklik, bir çekimde 5.000 plastik şişenin atılmasını önler.

Elektrikli bir kamyonla film ekipmanları taşınırken, eski kostümler ve tek kullanımlık olmayan yemekler görülüyor.

Ulaşım ve Taşıma: En Zorlu Sürdürülebilirlik Zorluğu

Film çekimleri genellikle şehirler arası veya kırsal alanlara yayılır. Ekip, kamera ekipmanları, oyuncular, kostümler ve dekorlar binlerce kilometre taşınır. Bu taşımalar, karbon salınımının en büyük kaynağıdır. Bir büyük yapımcı, 2024’te bir film için 140 araç kullanmaktan vazgeçip, 20 büyük kamyonla tüm ekipmanı taşıyarak %60 daha az karbon salınımı sağladı.

Ulaşım için artık “geleneksel” araçlar yerine elektrikli araçlar tercih ediliyor. Netflix’in 2025’teki tüm çekimleri için, 100’e yakın elektrikli araç ve 30 elektrikli minibus kullanıyor. Türkiye’deki bir bağımsız yapımcı, İzmir’deki bir film çekimi için tüm ekipmanları elektrikli bir kamyonla taşıdı ve bu sayede 1.8 ton CO2 tasarrufu sağladı.

Kameralar, ışıklar ve diğer ekipmanlar için de “kargo optimizasyonu” uygulanıyor. Yani aynı rotada birden fazla çekim yapılır. Örneğin, bir film ekibi, İstanbul’dan İzmir’e giderken, aynı kamyonla bir başka film için de dekorları taşır. Bu, hem maliyeti hem de çevresel etkiyi azaltır.

Kostüm ve Dekor: Tekrar Kullanmak, Yeniden Düşünmek

Kostümler ve dekorlar genellikle tek bir film için üretilir ve sonra çöpe atılır. Ama artık bu durum değişiyor. Birçok film stüdyosu, “kostüm arşivi” kuruyor. Bu arşivlerde, geçmiş filmlerde kullanılan kıyafetler saklanır ve gelecek projelerde yeniden kullanılır. Hollywood’da bir arşiv, 1970’lerden kalma 15.000 kostümü barındırıyor - bunların %70’i bugün hâlâ kullanılıyor.

Dekorlar da artık geri dönüştürülebilir malzemelerle yapılıyor. Tahta yerine bambu, plastik yerine kağıt kompozitler, metal yerine alüminyum alaşımları tercih ediliyor. 2024’te bir Alman yapımı film, tüm dekorlarını geri dönüştürülmüş ahşap ve kartondan yaptı. Çekim bitiminde, bu dekorlar yerel okullara ve sanatçılarla paylaşıldı.

Türkiye’de de bu uygulamalar yayılıyor. İstanbul’daki bir film ekibi, 2025’te çekimlerinde eski bir fabrikanın içini kullanarak dekor oluşturdu. Duvarlar, tavanlar, zeminler - hepsi mevcut yapıdan kalmış, hiçbir şey yeniden üretilmedi. Bu, hem maliyeti hem de atığı azalttı.

Türkiye'de bir film festivalinde çocuklar geri dönüşümlü kağıt panolar asıyor ve yeşil üretim sertifikası alınıyor.

Kimler Bu Değişimi İleriye Taşıyor?

Green production, sadece büyük stüdyoların işi değil. Bağımsız yapımcılar, öğrenciler ve genç filmci bu harekete öncülük ediyor. 2024’te İtalya’da bir üniversite öğrencisi, 7 günlük bir kısa filmde sadece güneş enerjisiyle ışıklandı, tüm ekipmanları ikinci el aldı ve çekimlerden sonra tüm malzemeyi geri kazandırdı.

Yönetmenler de artık bu konuları projelerin başlangıcında planlıyor. Birçok senaryo artık “çevresel etki” bölümünü içeriyor: “Bu sahne için hangi malzemeleri kullanacağız? Hangi araçlarla taşınacak? Yemek nasıl hazırlanacak?”

Ülkemizde de bu hareket yavaş yavaş büyüyor. İzmir’deki bir film festivali, 2025’te tüm katılan ekibin “yeşil üretim” sertifikası almasını zorunlu kıldı. Bu sertifika, elektrik, atık, ulaşım ve malzeme kullanımına dair belirli kriterleri karşılamayı gerektiriyor.

Ne Yapmalısınız? Basit Adımlar

Green production’a başlamak için büyük bütçeye gerek yok. İşte herkesin yapabileceği 5 basit adım:

  1. Elektrikli ışıklandırma kullanın. LED ışıklar, daha ucuz ve daha temiz.
  2. Plastik şişeleri kaldırın. Su istasyonu kurun, kendi şişeleri getirin.
  3. Yemekleri planlayın. 10 kişiye 10 porsiyon yapın, fazlasını atmayın.
  4. Aracı optimize edin. Aynı günde birden fazla çekim yapın.
  5. Malzemeleri geri kazanın. Kostüm ve dekorları saklayın, bir sonraki projede kullanın.

Bu adımlar, sadece çevreyi değil, bütçenizi de kurtarır. Bir filmde 5.000 plastik şişenin yerine su istasyonu kurmak, 2.000 TL tasarruf eder. LED ışıklarla jeneratörleri değiştirmek, 15.000 TL’lik elektrik faturasını 5.000 TL’ye düşürür.

Gelecek Ne Getirecek?

2026’da, Avrupa Birliği’nde tüm film ve dizi üreticileri, çevresel etki raporları sunmak zorunda kalacak. Bu raporlar, karbon salınımı, su tüketimi ve atık miktarını göstermeli. Yoksa projelerin finansmanı kesilebilir.

Türkiye’de de bu yönde yasal düzenlemeler hazırlanıyor. 2027’ye kadar, devlet desteği alan projelerin en az %30’u “yeşil üretim” standartlarına uygun olacak. Bu, sadece bir zorunluluk değil, bir fırsat. Çevre dostu üretim, daha verimli, daha akıllı ve daha sürdürülebilir bir endüstriyi kurar.

Film yapmak, sadece hikaye anlatmak değil. Aynı zamanda, nasıl yapıldığına dair bir mesaj vermek. Ve artık bu mesaj, doğayla barış içinde olmak olmalı.

Green production sadece büyük stüdyolar için mi?

Hayır. Green production, bütçeden bağımsız olarak herkes için uygulanabilir. Bağımsız filmciler, öğrenciler ve küçük ekipler bile basit adımlarla büyük etki yaratabilir. LED ışık, su istasyonu, geri dönüştürülmüş dekorlar - hepsi düşük maliyetli ve kolay uygulanabilir.

Yeşil üretim, bütçeyi artırır mı?

Başlangıçta bazı yatırımlar gerekebilir, ama uzun vadede bütçeyi azaltır. LED ışıklar elektrik faturasını yarıya indirir. Tek kullanımlık malzemelerin yerine tekrar kullanılabilirler kullanmak, atık yönetimi maliyetlerini düşürür. Geri dönüştürülmüş dekorlar, yeni malzeme satın alımını önler.

Türkiye’de yeşil üretim uygulamaları nerede görülüyor?

İzmir, İstanbul ve Ankara’da bağımsız film ekipleri, yeşil üretim uygulamalarını denemeye başladı. İzmir’deki bir film festivali, 2025’te tüm katılımcılara yeşil üretim sertifikası zorunluluğu getirdi. Ayrıca, bazı üniversite sinema bölümleri, öğrencilerine bu konuda eğitim veriyor.

Sadece çekim sırasında mı önemli?

Hayır. Yeşil üretim, çekim öncesi planlama ve çekim sonrası malzeme yönetimiyle de ilgilidir. Senaryo yazılırken, “bu sahne için ne kadar plastik gerekecek?” sorusu sorulmalı. Çekim bitiminde, malzemelerin geri kazanılması ve paylaşılması da bu sürecin bir parçasıdır.

Yeşil üretim sertifikası nedir?

Yeşil üretim sertifikası, bir film ekibinin çevresel etkilerini ölçen ve belirli standartları karşıladığını doğrulayan bir belgedir. Bu sertifikayı almak için elektrik tüketimi, atık yönetimi, ulaşım ve malzeme kullanımı gibi kriterler değerlendirilir. Avrupa’da BAFTA ve Green Production Guide gibi organizasyonlar bu sertifikayı veriyor.