Arabesk Radyo

Afrika Sinemasının Babası: Ousmane Sembène

Afrika sineması diye bir şey var mıydı, diye soranlara cevap, 1962 yılında Senegal’de çekilen Borom Sarret adlı 20 dakikalık kısa filmle başladı. Bu filmi kim çekti? Ousmane Sembène. Kimdi o? Bir balıkçı, bir işçi, bir asker, bir sendikacı. Devlet okullarından mezun olmayan, Fransızca yazmak yerine Wolofca konuşan bir Afrikalı. Sembène, sinemayı sadece bir sanat olarak değil, bir silah olarak kullandı. Film, kimsenin görmemiş olduğu bir dünyayı gösterdi: Afrika’nın kendi dilinde, kendi insanlarıyla, kendi gerçeklikleriyle.

Black Girl (1966), Afrika’nın ilk uzun metrajlı filmiydi. 26.000 dolarlık bütçesiyle, Hollywood’un bir sahnesini bile oluşturamazken, Sembène, bir Afrika kızının Fransa’da kölelik gibi yaşadığı hikâyeyi anlattı. Bu filmde oyuncular profesyonel değil, Sokakta rastlanan insanlardı. Kamera, koloniyal bakış açısı yerine, Afrika’nın gözlerinden bakıyordu. Sembène, Fransızca’ya karşı direndi. Çünkü dil, kimliği belirler. Film, sadece bir hikâye değil, bir ilan oldu: "Afrika benim izleyicim. Batı, sadece bir pazar."

Sembène’nin Teknik ve Sanatsal İzi

Sembène, 16mm kamerayla başladı, sonra 35mm’ye geçti. Daha fazla bütçe, daha fazla erişim, ama aynı tutku. Her filmi bir siyasi eylemdi. Mandabi (1968), ilk kez bir Afrika alt-Sahra filmi olarak Wolofça çekildi. Xala (1975), bir siyasetçiye hırsızlık yaptıktan sonra bir hırsızlık kaderi düşen bir erkeğin hikâyesi. Ceddo (1977), dini hipokrasiyi, Moolaadé (2004) ise kadınlara uygulanan sünneti eleştirdi. Hepsi, Fransa’nın hâlâ etkisini sürdüren bir Afrika’yı gösteriyordu.

Üretim modeli de farklıydı. Filmi Domirev adlı şirketiyle, kendi dağıtım ağını kurdu. FEPACI ile birlikte, Afrika’nın dört bir yanına film taşıdı. 1980’e kadar 5 milyon kişi bu filmleri izledi. Senegal’de Ceddo 18 yıl yasak kaldı. Çünkü devlet, Sembène’nin dediklerini duymak istemiyordu. Ama izleyiciler, yine de izliyordu. Topluluklar, evlerde, meydanda, okullarda, filmleri bir araya gelip izliyordu. 2015’te yapılan bir geri dönüşüm sergisinde, izleyicilerin %78’i filmleri tamamlayıp çıkıyordu. Bu, Hollywood’un hiçbir filmi için geçerli olmayan bir oran.

Bir kız, denizin üzerindeki ruhlarla birlikte yürüyor, gecenin ay ışığında.

Yeni Nesil: Mati Diop ve Kızıl Deniz

2019 yılında Cannes Film Festivali’nde, ilk kez bir siyahi kadın yönetmen, Palme d’Or yarışmasına girdi. Adı Mati Diop. Senegal’li, Fransız kökenli, Sembène’nin torununun arkadaşı. Atlantics adlı filmi, bir kıyı kasabasında yaşayan genç bir kızın, aşkı için denize atıldığı hikâyesi. Ama bu bir aşk filmi değil. Bir göç hikâyesi. Bir kadının kaybı, bir toplumun umudu. Bir kadın, bir erkek, bir deniz. Ve bir ekonomik sistem.

Diop, Sembène gibi Wolofça konuşuyor. Ama artık kamera, sadece gerçekliği göstermiyor. Rüyaları, ruhları, kaybolanları da gösteriyor. Atlantics, Netflix’e girdi. 2019’da, bir Afrika filmi, bir streaming platformunda milyonlarca kişiye ulaştı. Sembène’nin 1960’lardaki dağıtım ağları, artık internetle yer değiştirmişti. Ama temel aynıydı: Afrika, kendi hikâyelerini anlatıyor.

Yeni Sesler: Kahiu, Raharimanana ve Diğerleri

Mati Diop, tek değil. Kenya’dan Wanuri Kahiu, Pumzi (2009) adlı kısa filmiyle, Afrika’nın gelecek kurgusunu yeniden tanımladı. Madagaskar’dan Jean Luc Raharimanana, şiirsel bir dille Afrika’nın içsel çatışmalarını anlatıyor. Bu yeni nesil, Sembène’nin politik sertliğini koruyor ama, daha çok kişisel, daha çok metaforik, daha çok görsel bir dil kullanıyor.

2023’te, Sembène’nin hayatını anlatan SEM BENE! adlı belgesel, Array (Ava DuVernay’ın şirketi) tarafından yayınlandı. İlk yıl içinde 4,7 milyon kez izlendi. 12 filmi 4K çözünürlükte yeniden restore edildi. Cinémathèque Afrique, 67 filmi kurtardı. Bu, sadece bir miras değil, bir devrimin devamı.

Çocuklar ve yetişkinler, köyde bir film izliyor, eski ve yeni teknoloji bir arada.

Modern Afrika Sineması: Nollywood, FESPACO ve Dijital Gelecek

1960’larda Afrika’da yılda 20 film yapıyordu. 2023’te, Nollywood (Nijerya) yılda 2.500 film üretti. Afrika sinema endüstrisi, 6,5 milyar dolar değerinde. 2030’a kadar 20 milyar dolara ulaşacak. FESPACO, Sembène’nin 1969’da kurduğu festival, şimdi 1.200’den fazla film kabul ediyor. Senegal, 2018’de, televizyon içeriklerinin %30’unun ulusal dillerde olmasını zorunlu kıldı. Sembène’nin 60 yıl önce söylediği şey, artık yasaydı.

Ama zorluklar hâlâ var. Filmlerin %68’i, bütçe eksikliği nedeniyle yapılamıyor. Dijital teknoloji, maliyeti düşürdü ama, arşivleme sorununu artırdı. Sembène, 16mm filmiyle kamerayı elle tutuyordu. Bugün, bir genç yönetmen, bir telefonla film çekebiliyor. Ama kim, bu videoları 50 yıl sonra izleyecek?

Neden Hâlâ Önemli?

Sembène, sadece bir yönetmen değildi. Bir düşünürdü. Bir yazar, bir siyasi aktivist, bir halk öğretmeni. Film, onun için bir eğitim aracıydı. Bugün, genç Afrikalılar, Sembène’nin filmlerini izleyip, kendi hikâyelerini yazıyor. Mati Diop, Sembène’den bir şey öğrendi: Sinema, dış dünyayı anlatmak değil, kendi dünyayı anlatmaktır. Ve bu dünya, kendi dilleriyle, kendi korkularıyla, kendi umutlarıyla dolu.

2023’te, #Sembene100 etiketiyle 12.000 tweet atıldı. Ama o, sadece bir hafıza değil. Bir yol haritası. Çünkü Sembène’nin en büyük mesajı şu: "Biz artık peygamberler çağında değiliz." Yani, senin hikâyeni anlat. Kendi dilinde. Kendi yollarında. Çünkü Afrika, sadece bir yer değil. Bir ses. Ve bu ses, artık dünyayı dinliyor.

Ousmane Sembène neden "Afrika sinemasının babası" olarak bilinir?

Sembène, Afrika’nın ilk alt-Sahra uzun metrajlı filmi olan Black Girl (1966)’i çekti. Aynı zamanda, ilk kez bir Afrika alt-Sahra filmi olarak Wolofça çekilen Mandabi (1968)’i yaptı. Bu filmler, Afrika’nın kendi dilinde, kendi insanlarıyla, kendi gerçeklikleriyle anlatılan ilk örneklerdi. Sembène, sinemayı sadece eğlence değil, siyasi bir araç olarak kullandı ve Afrika’nın kendi hikâyelerini anlatma yolunu açtı.

Mati Diop’un Atlantics filmi Sembène’den nasıl farklı?

Atlantics, Sembène’nin politik sertliğini koruyor ama daha çok şiirsel ve metaforik bir dil kullanıyor. Sembène, doğrudan sosyal adaletsizlikleri gösteriyordu. Diop ise, göç, kayıp ve ruhsal dünyaları, bir aşk hikâyesiyle anlatıyor. Ayrıca, Sembène’nin 16mm kamera ve düşük bütçeli üretimlerine karşın, Diop’un filmi Netflix gibi global platformlara ulaştı. Bu, teknolojik ve dağıtım farklarını yansıtır.

Afrika sineması bugün ne kadar büyük?

2023 itibarıyla Afrika sinema endüstrisi 6,5 milyar dolar değerinde. Nollywood (Nijerya) yılda 2.500 film üretiyor. FESPACO, Afrika’nın en büyük film festivali ve 2023’te 1.200’den fazla film kabul etti. Dijital platformlar, özellikle Netflix ve Amazon, Afrika içeriklerine yıllık 500 milyon dolar yatırım yapıyor. Bu, Sembène’nin zamanına göre neredeyse 1.000 kat büyüme.

Sembène’nin filmleri neden yasaklandı?

Sembène’nin filmleri, özellikle Ceddo (1977) ve Xala (1975), dini hipokrasiyi, siyasi yolsuzluğu ve koloniyal mirasın devamını eleştirdiği için Senegal ve diğer Fransız sömürgelerinde yasaklandı. Devletler, sinemanın halkı uyanıktır diye düşünmedikleri için bu filmleri kontrol altına almaya çalıştılar. Ceddo, 1995’e kadar Senegal’de gösterilmedi.

Afrika sinemasında dilsel özgürlük neden önemli?

Fransızca, koloniyal bir dil olarak Afrika’daki birçok ülkede resmi dil olarak bırakıldı. Sembène, filmi Fransızca yerine Wolof, Diola ve Bambara gibi yerel dillerde çekerek, bu dillerin değerini ve varlığını kanıtladı. Bugün, Senegal gibi ülkeler, televizyon içeriklerinin %30’unun ulusal dillerde olması gerektiğini yasallaştırdı. Bu, Sembène’nin 60 yıl önce başlattığı bir mücadelenin devamıdır.

Bir yorum Yaz